• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
SUNA YAĞCI
sunadan@hotmail.com
DÜNYA KADINLAR GÜNÜ
08/05/2011
8 MART DÜNYA KADINLAR GÜNÜ

           İslam’ın gerekleri doğrultusunda yaşayabilen ve Türk Töresi temelleri üzerine kurulan hiçbir ailede kadını sadece bir günde ödüllendirmek(!) gibi bir felsefe hasıl olamaz. Böyle bir günü kapitalizmin sunduğu olağan tüketim anlayışının neticesi olarak, bir kadınlar günü daha tüketilecek ve birileri daha zengin olacak. Ve öyle ki bugüne tamah eden birçok kadın belki de ertesi gün kadınlığını metalaştırdığı için ruhsuz bedeniyle er geç yüzleşecektir. Tarihçeye baktığımızda 8 Mart Dünya Kadınlar Günü, 1857 yılında New York’ta tekstil işçisi kadınların daha fazla ücret, insani koşullar ve eşit hakları ileri sürerek ağır çalışma saat ve koşullarını, ücret düşüklüğünü protesto amacıyla greve gitmeleri ile başlamıştır. 1917 Rus Çar’ının kadınlara seçme hakkını tanımasıyla, kadınların haklarını aradıkları, savundukları 8 Mart olarak tarihleşmiştir.

            Türk kadınının, gerek İslam’dan önce gerek  İslam’dan sonra, erkeğin yanı sıra cemiyetteki yeri daima onurlu olmuştur. Haysiyetli ve savaşçı Türk erkeğinin yanında namus ve iffet timsali, toplumun yüz akı idi. Hakan ve bey zevcesi olan kadınların protokolde yerleri; kurultayda, toplantılarda itibar edilen söz hakları vardı. İslam dini ise ilk geldiği çevre ele alındığında bariz olarak görülebilecek bir inkılap yapıyordu. Hor görülen, diri diri toprağa gömülen kadının ana olduğunu hatırlatarak, cennetin onun ayakları altında olduğunu söylüyor, sorumluluk ve ödevlerde şeref ve saadetleri kadınla erkeğe birlikte yüklüyor, birlikte dağıtıyordu.Türk tarihinde hep minnetle yad edeceğimiz muhterem validelerimizin katkıları, yalnızca cephe gerisinden silah, mermi, ilaç, yiyecek ve erzak sevkiyatıyla sınırlı kalmamıştır. Müslüman Türk Kadını, Milli Mücadelede, daha ziyade teşvik edici bir göreve sahipti. Yavrusunu “Ya şehid ol, ya gazi” ninnileriyle kundaklayıp büyütmekle başlayan bu kutsal vazife, onu davul zurna eşliğinde askere uğurlamakla devam ediyor; şehadet haberi geldiğinde ise metanet ve iftihar duygularıyla karşılamakla son buluyordu.

            Dünya tarihinde insanlığın kadına bakış açısını irdelediğimizde Türk milletinden başka diğer milletlerin kadınları insan yerine bile koymadıklarını görebiliriz.

·         Hristiyan  Bizans’ta kadın, erkeğin malı olup, köle durumunda idi. Kadın şehvet tatmin eden vasıtadan başka bir şey değildi.

·         Hristiyan Avrupa’da uzun zaman kadının ruhu var mıdır?...Yok mudur?...münakaşası sürüp gitti.

·         İngiltere’de 5.asırdan 11.asıra kadar kocalar eşlerini satabilirlerdi. Kadın  mundar  sayıldığından İncil’e el süremezdi, 16.asırdan sonra buna hak kazandı.

·         eskiÇin’de kadın aşağı görülür ona ad bile takılmazdı.numara verilerek, sayı ile çağırılırdı.

·         Musevi kızları babalarının evinde bile hizmetkar durumundaydı, gerektiğinde satılırlardı.

·         Hint’te, kocası ölen sadık zevcenin kendini, kocasının naşı üstünde yakması şerefli bir hareket kabul edilirdi. Bu durumu ilk defa İslamiyet men etmiştir.

·          İran’da Mezdek adlı bir kişinin ortaya attığı, ana ve kız kardeşle evlenme fikirleri tatbik edilmekte idi.

·         İslamiyetten evvel Arabistan’da (cahiliye çağı) bir baba ölünce çocukları üvey ana ile evlenebiliyordu. Asil ailelere mensup kadınlar hariç diğerlerinin hiçbir değeri yoktu. Şehirlerde ki bazı cariyeler, sahipleri tarafından kazanç vasıtası olarak kullanılmaktaydı. Kız çocukları diri diri toprağa gömülmekteydi.

Bunlara  baktığımızda  Türkler kadınlara ilk çağdan beri hürmet etmişlerdir. Atilla döneminde Bizans elçilerini Atilla’nın eşi Arıkan karşılamış, onlarla konuşmuştur. İbn-i Fadlan Türk kadının namus ve iffetinden övgüyle bahseder.

        İslamiyet, Türk hayat felsefesine ve değerlerine uygun olduğu için kolay kabul edilmiştir. İslamiyet ile beraber kadın ve erkek ilişkilerine de birtakım kurallar getirilmiştir. Allah Resulü (as) bu konuda en güzel örnek olmuştur. Hanımları onun anlayış ve güzel ahlakını bildikleri için istediklerini ona açık açık söylerlerdi. Erkeğin karısına sevgisini belirtmesi ve onu sevdiğini söylemesi müstehaptır. Çünkü bu aile hayatına hayır ve mutluluk getirir ve bir sürü kötülükleri defeder. Bu hususta herkese örnek olmak ve gerekli dersi vermek için  Allah Resulü (as)açıkça eşi Hz.Aişe’ye sevdiğini söylerdi. Bu anlayış kadını hor ve hakir görmenin, ona karşı kibirli ve kaba davranmanın yanlış olduğunu göstermek yönündeydi. İslam’da kadınların erkekler üzerinde çok hakları vardır. Onlara güzel ahlak göstermek, eziyetlere tahammül etmek, onlara merhamet etmek bu hakların genel prensipleridir. Kur-an’ı Kerim’de şöyle buyrulmuştur:

·         “Kadınlarla iyi geçinin.(Nisa,19)

·         Yanınızdaki arkadaşınıza (maksat kadındır)  iyilik ve ihsan edin.(Nisa,36)

·         Kadınlar, haklarına riayet etmek konusunda sizden sağlam teminat almışlardır.(Nisa,21)(bu teminat Allah’ın emri ve peygamberin kavliyle kıyılan nikah akdidir.)”

        Kadının da koca hakkını bilmesi ve ona riayet etmesi, babasının evinde eğitilip güzelce terbiye edilmesi ile mümkündür. Bu sebeple, çocuklara bu konuda eğitim ve terbiye vermek anne ve baba üzerinde bir görev ve dini bir emirdir. (İmam Gazali)

        Toplumda kadının eğitimine önem verilmesi çok geniş bir yelpaze olsa da nihayetinde bütün bir ulusu kapsamaktadır. “eğitimdir ki, bir ulusu ya özgür, bağımsız, onuru yüksek bir toplum olarak yaşatır veya o ulusu köleliğe ve yoksulluğa sürükler.”(M.K.Atatürk) Kadın  elindeki imkanlarla kendini o kadar iyi yetiştirmelidir ki kaybolmaya başlayan değerlerimizi  ayakta tutabilsin ve bir sonraki nesile aktarabilsin. Güzel ahlak sahibi olan, vicdanlı, erdemli ve kişilikli kadınların sayısının artmasıyla birlikte şefkatli, merhametli, yardımsever, fedakar, güzel ahlaklı insanların sayısı da artacaktır.

            “Bu millet esas terbiyesini aileden almaktadır. Türk milleti öyle analara sahiptir ki her bir devrin büyük adamlarını bu analar yetiştirmiştir. Türk kadını daha büyük nesiller yetiştirmeye kabiliyetlidir.” (M.K.Atatürk) Bu sözle konuyu kapatıyor hiçbir milletin etkisinde kalmadan kendi değerlerimizin kıymetini bilip, tarihten gerçekten ders  alarak yaşam standartlarımızı belirlemeliyiz diyorum. Bütün dünya kadınlarının her gününün güzel ve özel geçmesi dileğiyle.

                                          SUNA YAĞCI

                                   HACETTEPE HEMŞİRE



1917 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

MEVLİD KANDİLİ - 03/02/2012
"Biz seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik." (Enbiyâ, 107)
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi1
Bugün Toplam54
Toplam Ziyaret503481
Hava Durumu
Saat
Takvim
Site Haritası
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar32.451932.5820
Euro34.798834.9382