• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
EMRE KARACA
emrkrc_@windowslive.com
DEPRESYON
26/05/2011

ÇAĞIMIZIN YENİ HASTALIĞI DEPRESYON !!!


DEPRESYON NEDİR? DEPRESYON ÇEŞİTLERİ NELERDİR?

Depresyon her yaşta görülebilen bir hastalıktır.Majör Depresyon (Ağır Depresyon) nöbetlerle gelen ve tedaviyle tam düzelen bir özelliğe sahiptir.
Toplumun her kesiminde görülebilir. Psikiyatrik hastalıklar arasında en sık rastlanan bir tablodur.Yaşam boyunca her 100 erkekten 10,unun her 100 kadarında20’sinin Depresyon geçirdiği araştırmalarla saptanmıştır.
 

Depresyondaki bir insanda en dikkati çeken özellikler şunlardır:
- Elem,keder,karamsarlık,umutsuzluk duyguları ile;daha önceden zevk aldığı,ilgi duyduğu nesnelere ,uğraşılara  ilgi duymaması ve hiçbir şeyden zevk alamama halidir(Anhedoni)
Depresyondaki bir hasta çevresine  ve hekime;
- "Çok üzgünüm,sanki daha önceki kişiliğimi,yapımı kaybettim."
- "Hiçbir şeyden zevk  alamıyorum."
- "Bu sıkıntı,keder bitmeyecek."
- "Hayat bana ağır geliyor."
- "Canım hiçbir şey yapmak istemiyor."
- "Kendimi yorgun, bitkin hissediyorum."
- "Sabırsız, tahammülsüz bir insan oldum."
- "Kimse gelsin-gitsin istemiyorum.
- "Sessiz, sedasız bir odada, kendi başıma kalmak istiyorum."
- "Çocuklarıma bakamıyorum, bazen onları boğasım bile geliyor."
- "Bazen artık yaşamın bir anlamı kalmadı diye düşünüyorum."
- "Bir şey öğrenemiyorum, her şeyi unutuyorum."
- "Zaman zaman sebepsiz ağlıyorum."
- "Çok sıkılıyorum, daralıyorum, baş ağrılarım sıklaştı."
- "İştahtan kesildim, kilo verdim."
- "Uykuya dalmakta güçlük çekiyorum, bazen erkenden sıkıntı ile uyanıyorum."
- "Ne yapacağımı bilemiyorum, karar veremiyorum.” şeklinde yakınmada bulunur.

Uluslar arası Depresyonları Önleme ve Tedavi Komitesinin depresyonlu hastaların tanınmaması amacıyla hazırladığı tanı ölçütlerinden yola çıkarak hazırlanan maddelerin 4-5 tanesine evet diyorsanız Depresyon yaşıyor olabilirsiniz.
 
Hayattan eskisi kadar zevk alamıyorum,hiçbir şey ilgimi çekmiyor.
Son zamanlarda karamsar,ümitsiz kötümser düşünüyorum.
Kendimi yorgun,bitkin,halsiz hissediyorum.
Uyku düzenim bozuldu.
İştahım azaldı;kilo kaybettim.
Bedenimde ağrılar,sızılar başladı,göğsümde baskı oluyor.mideme kramplar giriyor.
Son zamanlarda cinsel ilgimi kaybettim.
Hafızam zayıfladı,bir şeyi aklımda tutamıyor,öğrenemiyorum.
Zaman, zaman intihar etmek istiyorum.kimseyi görmek istemiyorum...
 
Depresyon geçiren bir insanın; düşünce,duygu,davranış motor faaliyetlerinde,biyolojik-yaşamsal fonksiyonlarında değişiklikler olur.
Duygu durumundaki değişiklikler:
Keder ,elem,üzüntü,sıkıntı,karamsarlık,
Olağan faaliyetlere karşı ilgisizlik,
Hiçbir şeyin zevk vermemesi,hayatın anlamsız gelmesi,
Ağlama isteği veya ağlama,
Konuşmaya dahi isteksiz olma,
 
Düşünce içeriğindeki değişiklikler:
En başta umutsuzluk,karamsarlık düşünceleri(hastalığın gelişeceği,her şeyin kötüye gittiği düşünceleri)Benlik saygısında(kendine güvende)azalma(kendini değersiz,günahkar,suçlu kabul etme,ciddi depresyonlarda kişi bu düşüncelerle intihar eder)
İntihar fikirleri,
Ağır depresyonlarda gerçeği değerlendirme,muhakemede kısmi bozukluklar görülebilir.şahıs organlarının olmadığı,çürüdüğünü,bu nedenle yeme içmesinin anlamsız olduğunu söyler veya kötülük göreceği şeklinde hezeyanları olabilir.

Depresyonda Hafıza
Dikkat toplanamaz.
Konsantrasyon bozulur.
Unutkanlık başlar.
Yeni şeyler öğrenilmez.
Bu nedenle iş performansı ciddi şekilde düşer.

Depresyonda Biyolojik-Vital fonksiyonlar:
Uykuya dalmada güçlük,
Sık,sık uyanma sabahları erken uyanma,
Bazen aşırı uyuma...
İştahsızlık (perhizde değilken 1 ayda kilosunun% 5’ inden fazlasını kaybetme)
Cinsel istekte azalma,
Hareketlerde,faaliyetlerde yavaşlama;halsizlik yorgunluk ,bitkinlik.

Depresyondaki kişi neler hisseder?
Kendimi üzgün ve veya alıngan hissediyorum.
Bana daha önce zevk veren şeylerden hoşlanıyorum(İş,hobiler spor,arkadaşlar,seks vb.)
İştahım ve veya kilom değişti.
Uyku düzenim bozuldu,şimdi çok fazla ya da çok az uyuyorum.
Kendimi  sürekli yorgun hissediyorum ve enerjim yok.
Kendimi suçlu,umutsuz ya da değersiz hissediyorum.
Konsantre olamıyorum,hatırlayamıyorum ya da karar veremiyorum.
Arkadaşlarım yorgun olduğumu ya da hareketliliğimin azaldığını fark,ediyor.
Sık, sık ölüm üzerine düşünüyorum,hatta intihara kalkıştım.

Nasıl oluyor da bu kadar bir şey bu kadar az tedavi ediliyor?
Bunun bir çok sebebi var.Bazıları eninde sonunda”Kendiliğinden düzeleceğini ve eski haline kavuşacağını” hissettiğinden tedaviye gerek duymuyor.Bazıları,depresyonu kendi başlarına
halledebilecekleri bir zayıflık ya da kişisel bozukluk olarak düşünüyor.Bazıları da etkin bir Tıbbi tedavinin mevcut olduğunu farkında olmayabilir.Böylece,depresyon geçiren insanlar hissettikleri belirtileri doktorlarıyla konuşmuyor ve depresyonları gizli kalıyor.Başarılı bir şekilde tedavi edilebilecekleri halde depresyon geçiren insanlar,onları bekleyen yardımı aramadıklarından acı çekmeye devam ediyorlar.

DEPRESYON TÜRLERİ

Maskeli Depresyon
Sınıflamalarda yer almamakla beraber klasik kitapların çoğunda yer alır.
Bu durumda klasik depresyon belirtileri yerine:Bedenin değişik yerlerinde ağrılar,sızılar,uyuşmalar,karıncalanmalar,hissetme azlığı;karakter bozuklukları,seksüel alanda ve beslenme ile ilgili davranışlarda bozukluklar;alkolizmi,madde bağımlılığı gibi sorunlar ön plandadır.Yani temeldeki depresyon bu şekilde(Maskeli şekilde) dışa yansımıştır.

Atipik Depresyon
Hastada depresif duygu durum dikkati çekmekle beraber,diğer  belirtiler”tipik” depresyon belirtilerine uymaz.
Gün içi değişmeler görülür.
Kişilik yapısı takıntılara,saplantılara yatkın insanlarda takıntılar,saplantılar,kuruntular ön plana çıkar. Örneğin;su muslukları,tüpün düğmesi, ütü fişi sürekli kontrol edilir.Bazen yoldan dönülüp tekrar, tekrar bakılır.
Bedendeki fizyolojik değişiklikler organlardaki bir bozukluğun habercisi gibi değerlendirilir  ve bedensel uğraşılar artar.
Çeşitli korkular geliştirilir.
Dışarıdan gösteri,rol gibi algılanacak davranışlar görülebilir.
Atipik depresyonlu insanlar her zamankinden fazla yemek yerler.Aşırı kilo alırlar.
Kollarda ve bacaklarda aşırı güçsüzlük vardır.
Beklenmedik bir şekilde alkole,maddeye,kumara düşkünlük.
Aile ve iş yaşamından uzaklaşma.
Açıklanması güç cinsel uyumsuzluklar dikkati çeker.

Çocuklarda ve Gençlerde Depresyon:
Çocuklarda ve gençlerde tipik depresyon belirtileri olmayabilir.daha çok davranış ve tutum değişiklikleri belirgindir.Aşırı ağlama,hırçınlık,asi davranışlar,çabuk sinirlenme;alkol ve  uyuşturucu kullanımına başlamanın temelinde depresyon olabilir..

Yaşlılarda ve menopoz Sonrası Depresyon:
Kadınlarda daha sık görülür.
Depresyonun tipik belirtileri olmakla beraber;ağır bunaltı(anksiyete),sıkıntı,özellikle sabah sıkıntısı,uyku bozukluğu ön plandadır.
Aşırı telaş ve tedirginlik vardır.
Sıkıntıdan dolayı sürekli eller oğuşturulur ve yerinde duramama,dolaşma hali vardır.
Bedensel uğraşılar daha fazladır.
İntihar düşünceleri yoğundur.

Doğum Sonrası Depresyonları.
Doğumdan sonra annelerde görülen depresif tabloya”Puerperal depresyon”denmektedir.
Bazı anneler doğumdan  sonra:Gelip geçici ağlama

nöbetleri,güçsüzlük,halsizlik,sıkıntı,üzüntü,bebeğe karşı ilgisizlikle karakterize”Bebek hüznü”denen bir durum yaşarlar.destekleyici tedavilere olumlu yanıt verirler.
Doğum sonrası 1 ila 3 ay içinde gelişen;Karamsarlık,üzüntü,yetersizlik,hiçbir şeyden zevk alamama,çocuğa ev işlerine bakamamak hallerinde tam bir depresyon geçirilmektedir.Ciddi tedaviyle düzelir.Bazılarının da depresyonunun bazı belirtileri uzun süre kalabilir.

Distimik Bozukluk
Eskiden nörotik depresyon,depresif kişilik,nevrasteni diye nitelendirildi.hastalarda en az 2 yıl süren ve çok ağır olmayan depresyon belirtileri vardır.Uyku bozuklukları,hiçbir şeyden mutlu olamama,müzmin karamsarlık hali,halsizlik,yorgunluk,istek ve ilgi azlığı,güvensizlik hissi,bedensel yakınmalar dile getirilir.Bu bozuklukta birkaç gün,birkaç hafta iyilik dönemleri görülebilir.Ancak bu iyi dönemleri 2.ayı geçmez.

Pastpsikotik Depresyonlar
Şizofreni gibi gerçegi değerlendirme yeteneğinin bozulduğu”akıl hastalıkların da” zamanla depresyon gelişebilir.

Organik Nedenlere Bağlı Depresyonlar
Birçok fiziksel bozukluğa bağlı depresyonlar görülmektedir.örneğin;
Hormonal sistemdeki bozukluklar,Nörolojik bazı hastalıklarda(örneğin parkinson,multipi skleroz)kan hastalıklarında,kanserlerde,enfeksiyon hastalıklarının bazılarında,kaza ve ameliyatlardan sonra depresyon gelişmektedir.uzun süre kullanılan tansiyon düşürücü,ülser giderici bazı ilaçlar,bağımlılık yapan uyarıcı ve uyuşturucular,kortizollü ilaçlar da depresyon oluşturabilirler.

Depresyon Nedenleri?
Depresyona yol açan bir çok etken vardır.
Kalıtımsal nedenler,
Biyokimyasal değişiklikler,
Hormonal bozukluklar,
Tedavide kullanılan bazı ilaçlar,
Bazı organik nedenler,
Psiko-sosyal olaylar,
Sosyo-kültürel etkenler,
Bazı yaşam olayları,depresyona yol açabilir.
Birçok insanın aynı şartlarda yaşamasına rağmen neden bazılarının depresyona girdiği bazılarının girmediği araştırılıp,tartışılmıştır.Biyolojik-genetik alt yapının depresyona yatkınlık gösterdiği kişilerin dış faktörlerle daha kolay depresyona girdiği ileri sürülmektedir.

Depresyon Tedavi Edilebilen Bir Hastalıktır:
Depresyon Belirtileri 2.haftadan fazla sürüyorsa mutlaka bir psikiyatriste gidip tedavi olmak gerekir.Günümüzde depresyon giderici çok güçlü ilaçlar geliştirilmiştir.psikiyatristlerin tedavide birçok seçenekleri vardır.2-3 aylık bir tedavi ile ciddi düzelmeler sağlanabilmektedir.Tedavinin süresi,hastalığın ciddiyeti,süresi,tekrar edip etmediğine göre ayarlanır.Psikoterapi ile birleştirilen ve sosyal düzenlemeler ile desteklenen tedaviler daha iyi sonuçlar vermektedir.

DEPRESYON BİR HASTALIKTIR,TANIYIN ,YENİN!
. Depresyon ruhsal bir hastalıktır.

. Depresyon çok yaygın bir sağlık sorunudur.Ülkemizde yaklaşık her 10 kişiden birinde depresyon görülmektedir.
. Ancak halk ve doktorlar tarafından yeterince tanınmamaktadır.
. Depresyonlu kişinin iş verimi düşer,çalışamaz,insanlar ile olan ilişkileri bozulur.
. Aileye  ve topluma getirdiği ekonomik yük çok büyüktür.
. Depresyon tedavi  edilebilen ve tam olarak düzelebilen bir hastalıktır.
. Depresyon tedavi edilmezse intiharla sonuçlanabilir.intihar olgularının büyük bölümü depresyon geçiren hastalardır.
. Depresyonun tanınmasının ve yeterince tedavi edilmemesinin hastaya ve topluma maliyeti çok yüksektir.
. Tanınması ve tedavi edilmesi halkın ve doktorların eğitimi ile mümkün olabilir.

Depresyonda olan hastaya ailesi, çevresi nasıl davranmalı?
Bize gelen hastalardan biliyoruz ki,depresyon tanınmadığı için,hasta anlaşılmamaktadır.şahıs yaptığı işleri  artık yapamadığından,”dermansız”,yorgun,bitkin olduğundan,hiçbir şeye karşı ilgi duymadığından; içinden gelmediğinden;çevresi tarafından”tembellikle,miskinlikle”suçlanır,oysa hasta yaşam  enerjisini yitirmiştir.Bu durum hastanın” elinde ve iradesinde”olan bir şey değildir.tamamen hastalığın getirdiği bir sonuçtur.Hastanın çevresi mantıklı düşünmeli ve daha önce”tembel” olmayan bir insanın neden şimdi”tembel”diye nitelendirdikleri pozisyonda olduğunu anlamaya,çözmeye çalışmalıdırlar.
“Bir şeyin yok,evham yapıyorsun kafaya takıyorsun,düşünecek ne var”türünden sözler hastayı rahatsız eder.Anlaşılmadıklarını düşünüp iyice içine kapanırlar.Bazen de;haydi gezmeye gidelim,eğlenelim,haydi gül biraz”şeklinde cümlelerle hastalara yardımcı olunmaya çalışır.Oysa bu tür teklifler bile hastayı yorar.Depresyonda olan hastaların çoğunluğu sessiz-sakin gürültüden uzak,problemlerden uzak bir ortamda yaşamayı düşlerler.konuşmalar,bağrışmalar,çocuk sesleri,eğlenmeler çok rahatsız eder.çünkü
 onlar çok farklı bir dünyada yaşarlar.Bu dünyada;elem ,keder,ümitsizlik,yorgunluk,karamsarlık”vardır,yanlızlık,çaresizlik”vardır.
Hastanın yakınında olanlar hastaya bir şey telkin etmeden onu nötr bir şekilde anlamaya,değerlendirmeye çalışmalı.yargılamadan,üzmeden konuşmalı.”Bir şeyin yok”sözünü asla kullanmamalı.Hastaya mutlaka bir psikiyatriste götürmelidirler.

Depresyon Tedavisinde İlaç Kullanmanın İlkeleri

Dr. Nihat KAYA Makaleleri

Depam da tedaviye aldığımız hastalar ve panik-atak.com/ depam.com sitelerimizdeki üyelerimiz; Panikatak ve depresyon tedavisinde kullandığımız ilaçlarla ilgili yoğun sorular sormaktadırlar. Aşağıda en çok sorulan soruların cevaplarını bulacaksınız.
En Sık Sorulan Sorular ve Cevapları:
Depresyon ve Panikatak Tedavisinde Ne Tür İlaçlar Kullanılmaktadır?Yan etkileri Nelerdir?
İlaçlar Bağımlılık Yapar mı, Kalıcı yan etkileri var mı?
İlaçlar Beyne hasar verir mi? Kansere yol açar mı?
İlacı içmediğimizde fena oluyoruz, hep ilaç mı kullanacağız?(ilaç kesilme sendromu)
İlaçları bıraktığımızda hastalık tekrarlar mı?
İlaçları hangi dozda ve sürede kullanmak gerekir?
İlaç iyi gelmediyse ne yapmalıyız?İlacı ne zaman değiştirebiliriz?
İlacı kesme kriterleri nedir?
Panik krizinde paniği durduracak bir ilaç var mı?
Gebelikte ve emzirme döneminde kullanılacak ilaç var mı?
Depresyonun ve Panikatağın bitkisel ilaçlarla tedavisi mümkün mü?
Antidepresanların cinsel yan etkilerini gidermek için neler yapılabilir?


DEPRESYON TEDAVİSİNDE NE TÜR İLAÇLAR KULLANILMAKTADIR?

a) Antidepresanlar
Eski kuşak antidepresanlar
Yeni kuşak antidepresanlar
MAO inhibitörleri
b) Anksiyete gidericiler
-Yeşil reçeteye tabi olanlar
-Normal reçeteli olanlar

c) Yardımcı ilaçlar
-Mide –Barsak sistemi için
-Kalp-Damar sistemi için
-B vitaminleri
-Adet öncesi artan panik-depresyonu azaltan ilaçlar
-Doğal –Bitkisel destek ürünleri
a) Antidepresanlar:
Deprersyon ve Panikatak tedavisinde en önemli ve temel ilaçlar antidepresanlardır. Bu ilaçları kullanmaya başladıktan 15 gün sonra etkileri başlar. Nadiren ilk haftada da başlayabilir...Tam etkilerinin hisedilmesi ise; kişiden kişiye değişmekle beraber, 6- 8 haftayı bulabilir...
Eski Kuşak Antidepresan İlaçlar: Tofranil, Anafranil, Ludiomil, Maprotil ,Laroxyl gibi ilaçlardır. Bu ilaçların yan etkileri, anksiyete-panik belirtilerini artırmaları nedeniyle çok tercih edilmezler. Bu etkisiz oldukları anlamına gelmez. Özellikle Tofranil panik tedavisinde çok etkilidir. Yeni geliştirilen bir çok ilaç Tofranille mukayeseli çalışmalar yapılarak geliştirilmektedir. Bu ilaçlar yeni kuşak ilaçlara göre çok ucuzdur...Doktor durumunuza ve ekonominize göre bu ilaçları tercih edebilir. İlaç ucuz diye şaşırmayın. Yan etkileride zamanla azalır. Daha çok başlangıç günlerinde yan etkiler yoğundur. Ne tür yan etkileri vardır?
-Çarpıntı
-Ağız kuruluğu
-Ateş basması
-Baş dönmesi
-Kabızlık
-idrarda tutukluk
-iştahta artış (Yeni kuşak ilaçlarda da var)
-Cinselliği baskılama(Yeni kuşakta da var)
-Hipomani- Mani
-Uykululuk, sersemlik, dalgınlık hali
-Unutkanlık
Yukarıdaki belirtilerin bir kısmı Depresyon ve panikatak ta da olduğundan bir çok insan bu ilaçları kullanmaktan çekinir.Ama doktor kontrolunde ve küçük dozlarla başlayıp artırılınca tolere edilebiliyor, Bazen çarpıntı giderici yardımcı ilaçlarla yan etkiler azaltılabiliyor....İlaçları mutlaka tedavi dozunda ve tedavi süresince kullanmak gerekir. Depresyon ve Panikatak da Tofranilin günlük dozunun 150-300 mg arasında olması gerekir.Süreyi ise hastalığınızın durumuna göre doktor belirler...
Yeni Kuşak Antidepresanlar: Prozac (deprex,zedprex,fulsac da prozac la aynı içeriğe sahiptir daha ucuzdurlar) ,Lustral(seralin,serdep) Cipram(citol,Relaxol,citara) , Cipralex, Citoless Efexor, Cymbalta, Remeron, Ixel, Desyrel , Faverin Seroxat, Paxil gibi ilaçlardır. Mutluluk yaratan serotonin ileticisinin işlevini yaptıktan sonra hücre içine alınıp yıkılmasını engellerler .Bu yüzden serotonin geri alım inhibitörleri denmektedir. Ne tür yan etkileri olabilir?
-İştah da artış:Özelikle tatlıya karşı aşırı bir istek olur Yemek miktarı artar, çabuk acıkılır.Kilo artışı görülebilir..Bazı insanlarda iştah azalır ve kilo kaybı olur.Bunun oranı % 5i geçmez. Kişiden kişiye çok değişir.Aynı ilaç birinde aşırı kilo diğerinde zayıflamaya sebep olur...Bazı insanlarda metabolizmayı yavaşlatarak kilo alımına sebep olabilirler. Tecrübelerimiz yeni çıkan Cymbalta'nın depresyon hastalarında %98 oranında kilo artışına sebep olmadığı yönündedir.
-Cinselliği baskılama: Erkeklerde geç boşalma bazen boşalamama.(erken boşalım sorunu olanlar için süper iyi bir etki) ,Sertleşme sorunu, cinsel isteksizlik. Kadınlarda da cinsel isteksizlik, orgazm olamama hali ortaya çıkabilir. Bu yan etkiler asla kalıcı değildir. Zamanla azalır, bazen geçer, bazen aynen kalır ama tedavi bitince bunlarda geçer. Erkekler Viagra benzeri ilaçlarla ereksiyon sorununu giderebilme şanslarına sahipler.Kadınlar içinse çalışmalar devam etmektedir…Bu konuda başka neler yapılabileceğini aşağılardaki bölümlerde okuyacaksınız.
-Serotonorjik Sendrom:Bu ilaçlar antidepresan ve antipanik özelliklerini Serotonin üzerinden gösterirler. Serotonin halk arasında “mutluluk hormonu” olarak bilinir.Sinir sisteminde iletimde rol oynar.Duyarlı insanlarda ,aşırı serotonin deşarjı olur.Kişide huzursuzluk, anksiyete hali, panik belirtilerinde artış, aşırı ateşlenme, kafada basınç hissi, mide bulantısı ve kusma gibi belirtiler ortaya çıkar. Böyle bir durumda ilaç hemen kesilmelidir.Bir iki günde her şey normale döner.Zararlı bir etki olmaz....Bu etkiyi yaşayanların gittikleri doktora bu bilgiyi mutlaka vermeleri gerekir. Duyarlılığı olanlar farklı ilaçlar denemeli, o da olmuyorsa eski kuşak ilaç kullanılmalı. Bu sendromun görülme oranı %3-5 gibi düşüktür...
-Unutkanlık :Eski ve yeni kuşak ilaçların hepsinde bu yan etki vardır.
-Dalgınlık-sersemlik-uyku hali: Bu oranda %5-10 arasıdır. Yeni kuşak ilaçlar genelde yaşamla uyumludur. Her işinizi aksatmadan yapabilirsiniz. Bazen gece alındıklarında uykuyu kaçırırlar.Gündüz kullanmak gerekir. Uyku yaparsa geceye kaydırılması gerekir...
-Sinirlilik: Bazı kişilerde sinirlilik, huzursuzluk görülebilir.
-Hipomani-Mani: Daha önceden manik atak geçirenlerde ve maniye yatkın olanlarda antidepresanlar Hipomani veya Maniye yol açabilirler.Kişi aşırı coşkulu ve neşeli olur. Sürekli gezmek, eğlenmek ister. Çok konuşur bazen sesi kısılır.Az uyur ve kendine aşırı güvenir. Her işin altından kalkabileceğini düşünerek riskler alır ve zarara girer…Çok para harcar, ölçüsüz borçlanır ve sağa sola hediyeler almaya başlar. Karşı cinse ilgisi artar, sex gücü çok artar.Sık partner değiştirir.Sevgilisini, eşini aldatmaya başlar.Bazende aşırı dine yönelim olur.Bazıları kendisini ermiş, evliya gibi görür.Daha ileri gidenler paranoyakca düşünmeye başlarlar. Antidepresanların mutlaka doktor denetiminde kullanılmasının bir gerekçeside budur. Bu durumda ilaç hemen kesilip maniyi bastıracak ilaçlara geçilir.
-Aşırı Rahatlık: Bazı insanlarda uzun süreli antidepresan kullanımı duyarsızlık, aşırı rahatlık geliştirir.Eskiden alındığı, önem verdiği durumlara duyarsız kalır.Tepkisizlik gelişebilir.
-Karaciğer enzimlerinde yükselme: Bütün antidepresanlar karaciğerde işleme tabi tutulurlar.
SGOT, SGPT, GGT enzimleri normalin iki -üç katına çıkabilir.Bir zararı yoktur. Karaciğerinde sorunu olanların her ay enzim baktırması gerekir .Çok yükselirse doz azaltılır. Karaciğerinde hastalık olmayanlar korkmasın ,ama 6 ayda bir enzim baktırabilirler…
-Adet düzensizlikleri: Antidepresan alan hanımların bir kısmında adet gecikmesi ve düzensizlikleri olabilir. Korkulacak bir durum değildir.İki ay üst üste adet göremeyen hanımların jinekoloğa gitmesinde fayda vardır.
Mao İnhibitörleri:
Sinir sistemindeki ileticiler: dopamin, serotonin, adrenalin in yıkımını sağlayan mao enzimini engelleyen ilaçlardır.Türkiye de Aurorix olarak bulunmaktadır. Kişisel görüşüm etkili bir ilaç olmadığı yönündedir… Bir çok antidepresanın prospektüsünde mao inhibitörleriyle birlikte kullanılmaması yazar.Türkiyede zaten nadir bir kombinasyondur. Hekimler genelde tek bir antidepresan yazarlar, kafaya takılacak bir durum değildir.Bazen bir arada kullanılabilen iki antidepresan bir hastada kullanılabilir.İlaçlar biribirilerinin etkisini artırır.
b)Anksiyete (kaygı)giderici, sedatif ilaçlar:
Bu ilaçlar depresyonda % 50 oranında olabilen; anksiyete-panik belirtilerini gidermek için yardımcı olarak , geçici bir süreliğine kullanılabilir.
Yeşil reçeteye tabi olanlar: Xanax, Nervium, Diazem, Rivotril, Tranxline,Ativan gibi ilaçlardır. Panikatak da en sık kullanılan xanax tır. Bu ilaçlar kısa süreli 1-3 ay kullanılıp bırakılması gereken ilaçlardır.Bağımlılık yapma riskleri vardır. Zamanla merkezi sinir sistemini baskılayıp depresyona yol açarlar. Ayrıca xanak ve diğer yeşil reçete bağımlıları ilacı geciktirince veya alamadıklarında panikatak yaşarlar. Bir çok panikatak hastası yanında xanax taşır. Sıkışınca alır ve yatışır. Bazıları yıllarca taşır ama kullanmaz. Bir güvence nesnesi olarak yedekte bekler.Es kaza ilaç unutulmuşsa birden panik yaşayabilirler.Bu nedenle çok gerekmedikçe yeşil reçete ilaçlarına “bulaşmamak” gerekir. Bazı hastalarda xanak dan dolayı esas tedavisini geciktirmektedir.Böylece hastalık daha dirençli hale gelmektedir.
Yeşil reçeteye tabi olmayan kaygı gidericiler: Atarax, pasiflora, buspon, Nervikan, Dideral.
En çok kullanılan bu ilaçlardır. Bağımlılık riskleri yoktur. Nervikan bitkisel kökenlidir.Melisa ve valleryan içerir. Dideral kalp ritmini düzenleyici, tansiyon ayarlayıcı bir ilaçtır. Beta blokerlerden olduğundan kaygıda giderir.Hatta guatırda, psikolojik el titremelerinde de kullanılmaktadır. Her ilaçta olduğu gibi, bunlarında mutlaka doktor tarafından reçete edilmesi ve takip edilmesi gerekir.Örneğin tansiyonu çok düşük olan birisi eczaneden yada birisinin önerisiyle “ezbere” dideral kullansa tansiyonu dahada düşecek belki şoka girecektir.
Bu ilaçlar yeşil reçete ilaçları kadar güçlü değillerdir.Ama daha güvenlidirler…
Bir çok hasta “başı sıkıştığında “ pasiflora şişesini “ağzına dikmektedir”.Dahiliyeciler ve diğer branş doktorları bu ilacı sık reçete etmektedirler.Hafif bir ilaçtır Atarax ise aynı zamanda alerji gidericidir.Cildiyecilerde çok sık reçete etmektedirler.
C-Yardımcı İlaçlar:
Depresyon ve Panik atak yaşayanların çoğunda midede gaz, şişkinlik, hazımsızlık olabilir. Çoğunda da çarpıntı, tansiyon yükselmeleri ,ateş basmaları , titremeler görülür. Psikosomatik mide hastalıklarında kullanılan Librax, Klipax ( Madde bağımlıları bu ilaçları suistimal ettiklerinden yeşil reçeteye alındılar) Tranko Buskas gibi ilaçlar ;depresyonun ve paniğin mide- barsak sisteminde yaptığı etkileri ortadan kaldırırlar. Bunlarında bağımlılık riski olabilir. 3 aydan fazla kullanmamak doğru olur.
Panikatak sırasında tansiyonu yükselen ve çarpıntısı yoğun olan hastalara verilecek Dideral, Beloc benzeri ilaçlar hastaları çok rahatlatır. Bazı depresyonlarda da yoğun kaygı-panik hali bu tür ilaçlarla yatışır. Tekrar vurguluyorum “ her ilaç hem şifa hem zehirdir.” “ DOKTOR KONTROLU OLMADAN ASLA KULLANILMAZ”
B vitamini komplexleri de faydalıdır.B6 vitamini mutluluk hormonu denen serotoninin yapımında rol oynar.Genel anlamda sinir sistemini ve direnci güçlendirirler. Depresyona bağlı ağrıları, uyuşmaları gidermede yardımcı olurlar…Kan yapımını artırırlar. Adet öncesi sendromunu yaşayan ve depresyonu ,panik atağı artan hanımlarda çok yararlıdırlar. Adet öncesi bir hafta boyunca günde iki kez alınacak B vitamini komplexleri hanımların şikayetlerini azaltır.
Günde 300-400 mg kadar alınacak Magnezyum tabletleri de adet öncesi artan paniği, depresyonu hafifletir…
Doğal-Bitkisel Destek Ürünleri: B vitamini ve sinir sistemini yatıştırıcı özelliği olan Magnezyumdan yukarıda kısmen bahsettik. Bunlara ilave olarak Omega 3 ürünleri de faydalıdır.Melisa, Papatya, Rezene, kediotu, Sarı kantaron da bitkisel destek ürünleridir.
Şunu hatırlatayım ki, her bitkisel şey zararsızdır diye bir kural yoktur. Bunları çaylarıda satılmaktadır. Günde bir fincan melisa,bir papatya, bir rezene çayı panik belirtilerini azaltabilir…Ihlamur ve ada çayıda faydalıdır. Östrojeni düşük olan hanımlar her gün bir bardak ada çayı içebilirler…Menapoz sorunu yaşayıp anksiyetesi artan hanımlar; buna ilave olarak “civan perçemi” kaynatıp her gün yarım kahve fincanı kadar içebilirler…
Haftada iki gün somon balığı yemek omega 3 ihtiyacını doğal yoldan karşılayabilir.(ızgara olarak) Kış mevsimlerinde Magnezyumdan zengin pırasa, folik asiten zengin ıspanak mutlaka yenilmelidir.Mide ve hazım sorunları için turp salatada mutlaka olmalıdır.Ton balıklı yeşil salata her gün yenebilir…
Omega 3 ve 6 dan zengin olan çörek otundan hergün bir tatlı kaşığı yemekte yararlıdır.Çörek otu bağışıklık sistemini güçlendirir.Sık sık enfeksiyon geçirenler için yardımcı bir üründür.
Bu yardımcı doğal destek ürünleri ilaçlarla birliktede alınabilir ( önerdiğim ölçülerde).Depamda çoğu hastama bunları öneriyorum… Tamamen doğal yöntemlerle tedavi olmak isteyenlere bu ürünleri bir paket proğram şeklinde uyguluyorum. Tecrübelerim gösteriyorki, hafif panikatak ve depresyonlarda etkililer. Orta ve ağır olgularda kesinlikle kimyasal ilaç kullanmak gerekir…
Hamile ve süt emziren hanımlarda doğal destek ürünleri ilk tercihimdir. Ağır olgularda kar- zarar hesabı yapılıp kullanılabilen kimyasal ilaçlara geçiyorum. İleride bu konuyu ayrı bölümde okuyabileceksiniz…

İLAÇLAR BAĞIMLILIK YAPAR MI? KALICI YAN ETKİLERİ VAR MI?

Depresyon ve Panikatak tedavisinde kullanılan ilaçlar Depresyon giderici ilaçlardır(Antidepresanlar). Bağımlılık yapmazlar.Alışkanlık yapmazlar. Asla kalıcı bir yan etkileri yoktur.
Yeşil reçeteye tabi olan Xanax benzeri ilaçlar, doktorun önerisi dışında kullanılır, yada doktor gereğinden fazla uzun kullandırırsa bağımlılık riski vardır.
Antidepresanların birden kesilmesi durumunda ;baş dönmesi, bulantı, ateş basması, sinirlilik, huzursuzluk, hastalık belirtilerinde artış gibi “kesilme sendromu” yaşanır. İlaç alınınca bu belirtiler geçer. İşte bunu yaşayan hastalar, “ eyvah ilaca bağımlı oldum” diye düşünürler. Oysaki bağımlılık söz konusu değildir. Diğer yandan, ilacı yetersiz kullanan, kısa sürede kesen insanlarda da hastalık tekrarlar. Morali bozulan hastalar ilaçsız yapamayacaklarını düşünürler. Halbuki ilaç kullanım kurallarına uyulmamıştır…

İLAÇLAR BEYNE ZARAR VERİR Mİ? KANSERE YOL AÇAR MI?

Antidepresanların bir çoğu dikkati, hafızayı, refleksleri baskılayabilir.Bazı kişilerde uyku hali, sersemlik oluşturabilir. Bu etkiyi yaşayan kişiler “ilaç beynime hasar mı verdi?” diye düşünürler. Bir kısmı ilacı bu yüzden bırakır.Bu yan etkiler zamanla azalır.Bazı insanlarda ise beyinsel fonksiyonlar artar. Uzun vadede antidepresanlar zihinsel fonksiyonları artırır. Hatta bağışıklık sistemini de güçlendirirler.Bu nedenle asla Kansere yol açmazlar. Stres bağışıklık sistemimizi baskılayarak her türlü enfeksiyona, kalp hastalıklarına ve kansere yol açar. Antidepresanlar stresi yok ederek kansere ve enfeksiyonlara karşı vucudu korur.
Yapılan bilimsel araştırmalarda; uzun süreli strese maruz kalanların savunma hücreleri zayıflamaktadır. Bütün hastalıklarda aşırı ve uzun süreli stres baş rol oynamaktadır.Antidepresan tedaviyle savunma hücreleri eski gücüne kavuşmaktadır.


İLACI İÇMEDİĞİMİZDE FENA OLUYORUZ, HEP BU İLACI İÇECEKMİYİZ?

Antidepresanlar birden bırakıldığında “Kesilme Sendromu” na yol açarlar. “fena oluyoruz” denen olay budur.Şiddetli baş dönmesi, iteklenme hissi, düşme bayılma hissi, bulantı, sıkıntı, sinirlilik, huzursuzluk, terleme, titreme, ağrılar, çarpıntı ve hastalık belirtilerinde artma görülür. Antidepresanlar asla birden bırakılmaz. Yeşil reçete ilaçları da aynı kurala tabidir. Hatta daha da önemlidir. Günlere, haftalara hatta aylara yayarak kesmek doğru olur. Kesilme sendromundan bir an önce kurtulmak için bırakılan ilacı hemen almak gerekir. Almak istemezsek ne olur? Bir iki hafta kadar sıkıntı yaşanır ve geçer. Tedavi olmadan kesmişsek hastalık tekrar yaşanır…

İLAÇLARI BIRAKTIĞIMIZDA HASTALIK TEKRARLAR MI?

Depam da tedavi ettiğim hastalarımdan da biliyorum. En sık sorulan soru şudur?
“Dr. Bey ilaçları bıraktığımızda ne olacak? Hastalık tekrarlayacak mı?”
Her hastalıkta olduğu gibi Depresyon ve panikte de belli bir tedavi süresi vardır. İlk defa Depresyon ve panik atak yaşayan birinin en aşağı bir buçuk yıl ilaç kullanması gerekir. İyi olur olmaz ilacı kesmek yanlıştır.Zaten bir süre sonra hastalık tekrarlar. Depresyon ve Panikatak sık tekrarlayan bir hastalıklardır.. Tam ve düzenli bir tedaviyle %40 tam düzelme şansı vardır. %40 hafif tekrarlarla seyreder. % 20 oranında da düzelir fakat aynen tekrarlar ve hep tedavi gerektirir…
Dolayısıyla şöyle toparlayalım:
-zamanından önce kesilen ilaç tedavisi hastalıkların tekrarlamasına sebeptir.
-Tam ve kuralına uygun tedaviyle ;kimi hastada hastalık tekrarlamaz.Kimisinde tedavi gerektirmeyecek düzeyde “yoklamalar” olur. Kimisinde de tedavi gerektirecek düzeyde tekrarlar olur. Ailesel yatkınlığı olan, kişilik problemi olan, yoğun stres altında olanlarda hastalık tekrarlama eğilimindedir. İlaç tedavisiyle beraber psikoterapi görmek tekrarları azaltır…

İLAÇLARI HANGİ SÜREDE VE HANGİ DOZDA KULLANMAK GEREKİR?

Depresyon tekrar edebilen bir hastalıktır. Ailesinde benzer hastalıkları olanlarda tekrar riski daha fazladır.
Panik bozukluk panikataklarla seyreden bir hastalıktır. Çoğunlukla depresyon, agorafobiyle birliktedir. Bu nedenle tedavinin uzun süreli olması gerekir.
Her bireyin hastalığı kendine has olduğu için, tedavi de ona has olmalı…Tedavi süresi ve ilaç dozuda kişiye özel olmalı. Tıpta bir kural vardır. “Hastalık yoktur hasta vardır” hastalığın süresi, şiddeti, ailesel yatkınlığın olması ,tekrar edip etmediğine göre tedavi süresi ve ilaç dozu değişebilir.
Genel bir şeyler söylemek gerekirse;
İlk defa Depresyon ve panikatak teşhisi konan birisi; tam düzelip ,önceki normal yaşamına dönene kadar ilaç kullanmalı. Fakat ilacı yine kesmemeli .İyi olduğu halde bir-bir buçuk yıl daha “koruyucu” tedavi görmeli. Bu uygulama , ilerideki olası tekrarları aza indirmek içindir…

Kişi düzeldikten sonra , günün birinde tekrar Depresyon ve panikatak yaşar ve başa çıkamazsa ,tedavi süresi 2-3 yıl arası olmalı.
Yine günün birinde üçüncü tekrarını yaşarsa 4-5 yıl sürdürmeli.
Bütün bunlara rağmen tekrarlar oluyorsa ömür boyu koruyucu tedavi görmeli. Tansiyon ,şeker, kalp hastası nasıl ömür boyu ilaç kullanıyorsa ; sık tekrarlayan panik ve depresyonlarda da devamlı ilaç kullanılmalı. Kişi bunu kompleks yapmamalı. Eğer ilaçla her şey normale dönüyor ve yaşam kalitesi yükseliyorsa neden kullanılmasın? Fiziksel hastalıklar hastalıkta panik- depresyon hastalık değil mi? Ve kullanılan ilaçlarda tedavi amaçlı ve zararı olmayan ilaçlardır.

Uzun süreli ilaç kullananların yılda bir kez, genel çek-up tan geçmesi gerekir.
Antidepresanlar Depresyon ve Panikatakda Hangi Dozda kullanılmalı?
Yeni kuşak (ssrı) antidepresanlar)(paksil, prozac,lustral,cipralex, cipram gibi) 20- 40 mg arası kullanılabilir.Nadiren 60 mg a kadar kullanılabilir
Efexor (snrı) 150-450 mg arasında kullanılabilir.

Eski kuşak antidepresanlar (Tofranil, anafranil gibi) 75-300 mg arası bir dozda kullanılabilir.
Ludiomil, Maprotil gibi ciddi depresyon ilaçları ise 100-225 mg arasında kullanılabilir.
Tekrar vurgulamak gerekirse, ilaç dozu kişiye özeldir. O kişiyi depresyon ve panikten tamamen arındıran dozu yakalayana kadar ilacı artırmak gerekir…

İLAÇLAR İYİ GELMEDİYSE NE YAPMALIYIZ? İLAÇLARI NE ZAMAN DEĞİŞTİREBİLİRİZ?

Bir çok hastadan : “dr bey, bir sürü ilaç kullandım, hiç birisi iyi gelmedi, ne yapacağıma şaşırdım.” Şeklinde yakınmalar duymaktayız…
Bu yakınmaları birkaç türlü değerlendirmek gerekir. Bazı kişiler ;ilacın alınır alınmaz etki etmesini ve birkaç gün yada hafta içerisinde hemen etkili olmasını bekler.Bazıları da hemen düzelmeyi umud eder. Olmayınca “ bu ilaç bana iyi gelmedi” denir. Oysa antidepresanlar kullanılmaya başlandıktan iki- üç hafta sonra etkili olmaya başlarlar. Tam etkisi ise aylar sonra ortaya çıkar. Panikatak ve depresyondaki belirtiler birden geçmez.sırayla ve azala azala geçer.
Kimi insan bir iki kutu ilaçla her şeyin düzeleceğini zanneder. Kimisi bazı yan etkilerden dolayı ilacı hemen bırakır başka ilaca geçer, ondanda memnun değilse başka ilaç… bazende doktorların bazıları, zamanından önce, gereksiz ilaç değişiklikleri yaparlar…
Yazımızın başlarında değindiğimiz gibi, antidepresan ciddi bir yan etki yapmadıkca (serotonorjik sendrom) kullanılmaya devam edilmelidir.
Bir ilacın iyi gelmediği nasıl anlaşılır ve ilaç değişikliği ne zaman yapılır?
Herhangi bir antidepresan; iki aylık sürede ve tam tedavi dozunda kullanıldığı halde hala sonuç vermiyorsa değiştirilebilir. Örneğin Efexor günde 300 mg, seroxat-paxil 40 mg dozunda iki ay kullanıldığı halde , hiçbir ilerleme yoksa, o zaman başka bir ilaçla değiştirilebilir. Her ilaç için bu kural geçerlidir…Pek tabiî ki iki ayda tam düzelmeyi beklemeyin. Panikatak ve depresyonda belirtiler birden yok olmaz. Azalarak ve zaman içerisinde yok olur. Bu yüzden iki ayda beklenen , çok azda olsa düzelmenin baş göstermesi ve hastanın “yeşil ışık” görmesidir.
Bazı uzmanlar bu süreyi altı aya kadar uzatırlar. Bana göre; bir hekimin verdiği ilaç ve hekimin uyguladığı tedavi yöntemi , altı ayda hiçbir değişiklik oluşturmuyorsa, o hekimi değiştirmek daha doğru olur…

İLACI KESME KRİTERİ NE OLMALIDIR?

Bir çok insan , haklı olarak devamlı ilaç kullanmak istemez. Her gün ilaç alma mecburiyeti ,hakikaten sıkıcı bir durum. Mükemmeliyetçi ,titiz kişilikte ve aşırı kontrollu bireyler ;ilacı yaşamlarına bir müdahale gibi gördüklerinden , ilaca pek sıcak değillerdir. Ama sağlıklı olmak için gerekiyorsa, mecburuz. Bunu da içselleştirmek gerekir. Panik problemi olan birisi ne zaman ilacı kesmeli?
Aşağıdaki 1. maddedeki önerilerim, kısa süreli ilaç kullanmaktan yana olan kişiler içindir:
(Kendi klinik deneyimlerimde, daha uzun süreli tedaviler önerdiğimi yukarılarda okumuşsunuzdur)
1-ilk defa Depresyon ve panikatakla tanışanlar, tedaviyle tam düzelip, bu düzelmeyi en aşağı, altı ay sürdürmeleri durumunda kademeli azaltıp kesebilirler…
Bir süre sonra Depresyon ve panikatak tekrarlarsa , bu sefer süreyi bir buçuk- iki yıla uzatmak gerekir.
2-Ailesinde Depresyon, panikatak ve diğer anksiyete bozuklukları problemi olanlar ,2-3 yıl kadar tedaviyi sürdürmeliler.Genetik yatkınlığı olanlarda hastalık tekrarı sık olabilmektedir…
Bu kişilerde tedaviden sonra, yine ataklar tekrarlarsa, tedavi süresini 5- 6 yıla çıkarmak gerekir. Buna rağmen yine tekrarlarsa ömür boyu koruyucu tedavi görmek tercih edilebilir.

PANİK KRİZİNİ DURDURAN BİR İLAÇ VAR MI?

Bugün itibarıyla panikatağı durduran bir ilaç yok. Ama paniğin şiddetini azaltan ilaçlar vardır.
Bunlardan en bilineni ,panikataklıların çokca kullandıkları xanax’tır. Bir çok hasta nöbet anında kullanırım diye xanax ı cebinde taşımaktadır. İyi olmanın bir ölçüsü de; xanax ı üzerimizden ve her yerden uzaklaştırmaktır…Ben xanaxın kötüye kullanıldığını görüyorum. Çok dikkatli kullanıp kısa sürede kesmek gerekir. Ativan, Diazem , Rivotril diğer yeşil reçete ilaçlarıdır. Panik başladığı gibi mutlaka biter. Bu ilaçlara mümkün olduğunca “bulaşmamak” gerekir



24760 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

teşekkürler emre     31/05/2011 22:42

Yazıların cok harika güzel faydalanıyoruzda ellerine sağlık. Fakat biraz kısa ve sade yazarsan daha iyi olur diye düşündüm. BAŞARILAR....
YAVUZ KAVUNCUOĞLU

Yazarın diğer yazıları

SAĞLIK KÖŞESİ - 11/05/2011
Kanser Bitiyor
SAĞLIK KÖŞESİ - 08/05/2011
KALP SAĞLIĞI VE TEDAVİ YÖNTEMLERİ
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi1
Bugün Toplam31
Toplam Ziyaret502988
Hava Durumu
Saat
Takvim
Site Haritası
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar32.477332.6074
Euro34.596434.7351